26 Ocak 2015 Pazartesi

Boşluklardan boşluk beğendim..

Sahip olduğum boşluklara olan zaafımın beni tüm insalardan sıyırdığına kanaat getirdim bugün..Bir vestiyere emanet eder gibi, teslim etmişim ruhumu eksik yanlarıma. Nasıl oldu, bilmiyorum. Milyonlarca kez bilmiyorum.
İyi şeyler, uyuyabildiğim geceler, temiz eller, duygulu sevişmeler doldurur bu boşluğu sandım..Tüm bunları hakediyor olman sahip olabileceğin anlamına gelmez dedim sonra..Daha iyisini hakettiğimi düşündüğüm herşeyin, gün geçtikçe daha kötüye dönüşüyor olmasını izlediğim dönemler oldu. Onları da atlattım.Sonra bişey oldu..Biri..İçimi okudu-ki içim yasaklı kitaptır benim. Tercümesi zor bir lisanla yazılıdır..Nasıl olduysa beni etkilemeyi başardı. En azından bikaç hafta aklımda kalacaktı ve böyle şeyler bana yüzyılda bi olurdu...
Bunun için ona elbette teşekkür etmedim, belki biraz gülümsedim.Biraz gülümseyip sonra kaldığım yerden yaşamaya devam ettim..Önce hiç bitmeyecekmiş gibi geldi, sonra asla başlanamazmış gibi. İkisi de büyük yanılgı ama birincisi birazda aptallık smile ifade simgesi
Bişeyi sevmek bana göre değil. Ama vazgeçmek uzmanlık alanım.

13 Ocak 2015 Salı

Aslen anlaşılmamayı severim..

En son ne zaman bişeyi umursadığımı kimse hatırlamıyor Dostum.. En son ne zaman bişeyi sevdiğimden kimse bahsedemez sana.. Ne kadar kırılganım oysa. Ve ne kadar çok şey var giden zoruma. Kimsenin anlayamadığı, benimde kimse anlasın istemediğim aslında! 
Sonsuza kadar acı çekeceğimi düşündüm ve henüz yanılmadım. 

Bu beni ne kadar korur bilmiyorum ama bence en doğrusu tam olarak nereden kırıldığını-kırılabileceğini asla belli etmemektir bi başkasına. Savunma yöntemi denilebilir buna. Nelerden korktuğumu kendimden bile saklıyorum, neleri yada kimleri sevdiğimi de onlardan. İçime atıyorum hepsini, içimde nelerin olup bittiğindense asla bahsetmiyorum. Kolay kolay vazgeçebilirmişim gibi gösterdiğim herşeyin bağımlısıyım. Unutmuş gibi yaptığım herşeyi hatırlıyorum. Biliyorum hangi acımın hangi yarama denk düştüğünü.
Ve sırf bu yüzden Dostum, aynaya bakarken gözlerimi gözlerimden kaçırıyorum.
Ne olur kimseye söyleme ama;
Çok yoruldum.

Az önce yatağımdan kalkıp onbeş dakika kalp çarpıntım geçsin diye bekledim, dışarıda yağmur yağıyordu ve hatırlamadığım bi rüyanın etkisindeydim..
Göğsümün üstüne uçak düşmüş gibi hissediyordum, 
Bütün tırlar bana çarpmış, tüm gemiler benim içime batmış gibi..
Bunu anlayamazsın.
İnsanın hiçbi yere nasıl sığmadığını bilemezsin.
Kendimi hiçbi yere ait hissedemiyor olmaktan binlerce kez bıktım. Ait olmanın aptallığına sahip olmak istedim.
Kendimi ait hissedeceğim bişey bulmak için çok çabaladım..
Bilirsin bebek rahme ait değil anne bebeğe sahiptir. Göbeğindeki delik buna hem ispat, hem şahittir.
Benim bahsettiğim bi bağ değil,
Bağlanmak ve ait olmak birbirine kilometrelerce uzak şeylerdir.
Şimdi o kadar umutsuzum ki;, kime ait bi organ olursam olayım, beni bağışlayacağına eminim.

3 Ocak 2015 Cumartesi

Fuck The New Year

Bigün kendim için bişey yapacak olursam işaret parmağımı kalbimin üstüne bastırıp; "biri şu piçe yardım etsin!" diye bağırırım.
Tamamıyla içindeki umudu kaybedene kadar yardım edin.
Her ne kadar kaybedersen kaybet, ne kadar kırılmış, eksilmiş ya da yorulmuş olursan ol tuhaf bi inanç ile bağırarak hatırlatıyor umudun her zaman var olduğunu içimizdeki orospu çocuğu.
Bekliyoruz; sanki her an bir şey olacakmış gibi, sanki birden bire herşey düzelecekmiş gibi bekliyoruz. Saçlarımız bile dağınıkken, organlarımızın arasındaki iç savaşa müdehale etsin diye birileri, bekledikçe daha çok yıpranıyoruz.İşkence denilen şey bu; umut !
Bu yüzden adam öldürmüyoruz, bu yüzden bazen bir köşeye saklıyoruz kendimizi, içimize kapanıyoruz, ağlıyoruz ulan. Tuhaf rüyalardan uyanıp usul usul tükeniyoruz.
Her şutu direkten dönen futbolcu ısrarıyla devam ediyoruz dibe vurmaya.. İyi bir şeyle beklerken farketmeden kötü olana alışıyoruz. Kötünün iyisine razı olmaya mecbur bırakılıyoruz.
Büyük acılarımıza, ağrıyan yanlarımıza, sonsuz yoksulluklarımıza rağmen dün bugünümüzden umduğumuz gibi, yarınlardan merhamet dileniyoruz.
Her uyandığımızda kendimizi daha büyük bir sıkıntının içinde buluyoruz.
..ve bugün kendimi şu tavana asamıyor, şu pencereden atamıyor, gidip bileklerimi vahşice kesemiyorsam tanrım, bana layık gördüğün umudun amına koyayım.
Afedersin de, Daha samimi bir cümle kuramıyorum.
Tanrım,
Ben yaşıyor olmaktan rahatsız oluyorum.