13 Ocak 2015 Salı

Aslen anlaşılmamayı severim..

En son ne zaman bişeyi umursadığımı kimse hatırlamıyor Dostum.. En son ne zaman bişeyi sevdiğimden kimse bahsedemez sana.. Ne kadar kırılganım oysa. Ve ne kadar çok şey var giden zoruma. Kimsenin anlayamadığı, benimde kimse anlasın istemediğim aslında! 
Sonsuza kadar acı çekeceğimi düşündüm ve henüz yanılmadım. 

Bu beni ne kadar korur bilmiyorum ama bence en doğrusu tam olarak nereden kırıldığını-kırılabileceğini asla belli etmemektir bi başkasına. Savunma yöntemi denilebilir buna. Nelerden korktuğumu kendimden bile saklıyorum, neleri yada kimleri sevdiğimi de onlardan. İçime atıyorum hepsini, içimde nelerin olup bittiğindense asla bahsetmiyorum. Kolay kolay vazgeçebilirmişim gibi gösterdiğim herşeyin bağımlısıyım. Unutmuş gibi yaptığım herşeyi hatırlıyorum. Biliyorum hangi acımın hangi yarama denk düştüğünü.
Ve sırf bu yüzden Dostum, aynaya bakarken gözlerimi gözlerimden kaçırıyorum.
Ne olur kimseye söyleme ama;
Çok yoruldum.

Az önce yatağımdan kalkıp onbeş dakika kalp çarpıntım geçsin diye bekledim, dışarıda yağmur yağıyordu ve hatırlamadığım bi rüyanın etkisindeydim..
Göğsümün üstüne uçak düşmüş gibi hissediyordum, 
Bütün tırlar bana çarpmış, tüm gemiler benim içime batmış gibi..
Bunu anlayamazsın.
İnsanın hiçbi yere nasıl sığmadığını bilemezsin.
Kendimi hiçbi yere ait hissedemiyor olmaktan binlerce kez bıktım. Ait olmanın aptallığına sahip olmak istedim.
Kendimi ait hissedeceğim bişey bulmak için çok çabaladım..
Bilirsin bebek rahme ait değil anne bebeğe sahiptir. Göbeğindeki delik buna hem ispat, hem şahittir.
Benim bahsettiğim bi bağ değil,
Bağlanmak ve ait olmak birbirine kilometrelerce uzak şeylerdir.
Şimdi o kadar umutsuzum ki;, kime ait bi organ olursam olayım, beni bağışlayacağına eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder