4 Mayıs 2015 Pazartesi

Ben aslında güzel gülerim de ,şimdi konumuz dram.

Kendi sesini bile duymak istemediğin kadar kendinle konuştuğun o anlardan birinde, bir başkasını zaten duymak istemediğini düşünüp daha da yalnızlaşmışken, dünyaya duyurmak istediğin bir dünya lafın çoktan birikmiştir.
Kendisini sevmediği anlarda, bir başkasına da sevimsiz gelebileceğini düşünerek susmayı tercih eden birinin en sevilesi anı işte tam da bu anıdır..Bu yüzden, birileri bazen, kafanda tam da büyük gürültüler koparken, sana sen istemeden yanaşıp “nasılsın?” diye soruverir.
“Nasılsın?” sorusu hem aradığın şeydir, hem de şiddetle kaçtığın..Çünkü derdini hatırlamak sana acı verir, derdini saklamaksa daha büyük acı..Yalnız olduğunu sanmaktayken yalnız kalamıyor olmanın doğası böyle işler.

Başkalarının senin için söylediklerinden ziyade, kendi kafanın içinde kendi kendine konuşmaların seni yer bitirir..Rutinden bunalır, yeniyi yadırgarsın.
"Herkesin hayatında ki yanlış kişiyim" diye düşünürken bilirsin ki,seni tanımadan doğruyu bulamazlar.
Anlamlı sandığın tüm aşklar, anlamsız basit konuşmalarla sona erer..Bütün büyük savaşların, saçmasapan şeyler yüzünden başlaması gibi.

ve..Bazı rüyaların, uyanıkken yaşadıklarından daha mantıklı ve tutarlı geldiğinde, yüzünde oluşan bir buçuk gülümsemenin görünümü mutluluğun tek resmidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder