7 Ekim 2015 Çarşamba

Hersey yolundaymış gibi davranınca o yol sadece sana giriyor..

Asla maske takmamam gerektiğini öğrendim artık. Sevdiklerim üzülmesin diye mutluymuş yada çok güçlüymüş rolunu oynamamın bana hiçbi getirisi olmadığını farkettim.. Öfkeliysem öfkeli olmalıymışım. Kırgınken susmamam gerekirmiş kıran üzülmesin diye.. Birini çok sevmek onun için kendinden ödün vermek değilmiş. Tüm mekanizmam ters yüz olmuş bu yüzden. Şimdi "çok kötüyüm, dipteyim" desem inanacak kimse yok etrafımda..Çünkü hep gülümsedim. En zor anlarımda bile neşeliydim dışarıya..Kızmak istediğimde kızmadım, ağlamak istediğimde ağlamadım. Şimdi sevmek istiyorum birini, aniden mekanizmamın çalışmadığını farkediyorum. Öfkesini bastıran insanlar hep çok yerlermiş. Bundan sonra diyet listemin ilk maddesi kendim olmak. Gerekirse üzmek etrafımı ama asla oynamamak.. Yorgunluğumun sebebi yaşadığım sıkıntılar değil, bastırdığım, yok saydığım hislerimmiş.. Güçlü olmakla güçlüymüş gibi davranmak arasında sıkışıp kalmışım.. Bunu eksi haneme yazın.

Hayatta ki herşeye karşı en az bi defa kırılmışlığım var ama sorun bu değil..Mühim olan kırılan herhangi bi şeyin eksik olan bi başka şeyi tamamlama yetisi olsun. Beklenmedik bi şekilde birinin organlarının başkalarına can vermesi gibi. Organ nakli gibi. Genel bi ölümün, lokal müdahalelerle önüne geçip çözüm getirilmesi gibi. Yorgunum diyorum çünkü; ben tüm organlarımı henüz yaşarken naklettim. Etrafıma başkalarının gözüyle bakmayı aydınlık, başkaları için nefes almayı solunum, bi başkasının sevincinde göğsümde çarpıntı bulundurmayı yaşamak kabul ettim.  Şimdi uyandım ama artık bisikletin zinciri atmışta,pedalı boşuna çeviriyormuşum gibiyim..