21 Kasım 2015 Cumartesi

Kasım da Alev başkadır.

Sıkıldım herkesten, her şeyden. Aptal şımarıklığım ve tatminsizliğim yüzünden mi sadece bilmiyorum ama çok sıkıldım. Beni yolumdan döndürecek bişey olsun istiyorum artık. Kalbimin attığını hissetmek istiyorum. Daralan nefesim açılsın, heyecanlanabileyim yine herhangi bişeye. Kahveyi ve çikolatayı eskisi gibi çok seveyim. Güneşin doğuşunu izlemek anlamlı gelsin, vizyon filmleri izlerken keyif alayım. Edebiyat ilgimi çeksin tekrar. 

Gözümü açıyorum, sabah olmuş ve uyanmışım.Gece olmuş uyumuşum. Uyanmışım. Ve yine sabah olmuş. Ve yine, yine.. Kendimi sürekli uyuyup ve uyanırken buluyorum. Arası sanki kayıp,sanki yok. Bu döngü eskiden bu kadar hızlı değildi. Her sabah uyanıp bir süre etrafı izlemezdim eskiden. Günler mi kısaldı, yoksa ben mi azaldım? Bişeyler oluyor farkındayım? Bişeyler ellerimden kayıp dağılıyor. Sürekli bigün daha kaybediyorum. Bütün aptal şeyleri önce garipsiyor, sonra hastalıklı gibi onlara alışıyorum. Zorlanıyorum artık yaşarken. Zorlandıkça açılıyor dikişlerim. Zorlandıkça etimin arasından ortaya saçılıyor tahammül, metanet ve diğer erdemli yönlerim.
Gitgide asi,ruhsuz, huzursuz pis bir insana dönüşüyorum.

Anlatsana dünya; ben oturduğum koltuktan bile sıkılmışken milyar yıldır aynı yerde dönüp durmak nasıl bişey? Ya sarsıl kendime getir beni, ya da boz şu yörüngeni, akrepler yengeç, kovalar balık olsun, teraziler hepten şaşsın.. Değişsin yan komşum, çocukluk arkadaşım, eski sevgilim.. Ya dönüşsün herkes bir başkasına, ya da o başkaları çoğunluk olsun. 

Bu hayatın bir yerlerinde bana ait bir şey var hissediyorum, artık onu bana ver de hayat tamamlanayım.

9 Kasım 2015 Pazartesi

Düşünceler ağır, batıyoruz kaptan.


Vakit varken henüz seviş. Bağır, kimseden utanmadan ağla, içki iç, gündüz uyu gece gez. Önyargılarını bir kenara bırak , asla yapmam dediğin şeyi bir kerede olsa dene. Seni üzen insanlara karşılığı n'olursa olsun "ha siktir lan pezevenk" demesini öğren. Mutluluğu için çabaladığın bir insan, günün birinde senin mutsuzluğunu görmezden gelebiliyor. Öyle fazla da iyi insan olmamak lazım..Ben bunların çoğunu yapamıyorum ama sen yap. Bi kere yaşayacaksın. 7 yaşında okumaya başlayıp, 20 küsür yaşında okulu bitirip askere gidip gelip yada çeyizini dizip evlenmek ve 45-50 sene sonra emekli olmak olmasın hayatın. 
Bazen bişeyleri kırmak onarmaktan iyidir. Kendi bitişine en ön sırada seyirci kalma! Bitişe giden yolda ne yaşarsan yanına kar kalacak. Sacma sapan, yanlış zamanda, yanlış insanlarla ol..Çünkü neyi özene bezene planlasan hayat içine sıçar. Hersey berbat gittiğinde dahi "bardağın dolu tarafından bak,nefes alıyorsun" diyeceklerdir. İnanma, al o bardağı kafalarından aşşağı dök! Cunku nefes almak yasamak değildir, kendimden biliyorum..
İstediğin anda istediğin yerde istediğin kişiyle bi bardak çay içemediğin bu hayatı kabul etme. Benim gücüm yok, alternatifim yok ama senin var. Yapabilirsin.. 
Siktir et aşkı sevdayı,dost kazan dost. Düşmanı anan da doğurur kaynanan da.
Bu hayatta en iyi kendinle geçin, uzun süre onunla yaşayacaksın.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Olmuyorsa olmuyor ama neden olmasın?

Gezegenlerin sırasımı değişti,burçlar yerinden mi kaydı,bizim pozitif mesajlar evrende kaybolup gitti mi noldu bilmiyorum ama ayrı bii sıkıntı var bu ara bende.. Kalbin kan pompalaması, böbreğin zararlı maddeleri süzmesi gibi kördüğümleri çözen bir yer olsa keşke içimde..Yaşanan her şey dile kolay.. Yazmak, kalbe en yakın şey. Ama kalem de bazen bir yere kadar..Yirmidokuz tane harften fazlası var içimizde. Anlatamadığımız şeyler var. İnsanı anlatmaya, insan icadı alfabe yeter mi hiç? 

Yavaş yavaş çevremdekilere tahammülüm azalıyor. O eskiden karşısındaki yedi kat yabancıyı bile can kulağıyla dinleyip derdine kafa patlatan benden eser yok. Net, kısa çözümler sunuyorum bana akıl danışanlara, çoğu zaman da gülümseyerek geçiştiriyorum. Değiştiğimi söylüyorlar, cevap vermiyorum. Değişmiyorum çünkü, kendim olmaya çalışıyorum sadece. Tam olarak eski kabuğumdan sıyrılana kadar bunu kimseye çaktırmamak en iyisi. Sır gibi bişey. İttire kaktıra tekrar sokmaya çalışırlar beni o kabuğa biliyorum. Kimse beni, benim onları düşündüğüm kadar düşünmüyor çünkü, buna artık eminim.

Yaşamak gerçekten böyle mi? Ruhum kaç yaşında? Ben tam olarak nerdeyim? 
Neresiyim? Kara parçası mıyım? Kimsenin beni anlamayacağından emin olup kimseye kendisini anlatmamayı seçmiş bir ada olabilirim. Kimseyi beklemeden, en güçlü akıntılara karşı duran bir ada. Ya da anakarasından tam olarak kopmayı göze alamamış bir yarım ada. Çevremde kendimi güvende hissetmemi sağlayacak birilerinin olması güzel sonuçta. Arada kalmış, kopamamış, gidememiş, vazgeçememiş. Bu biraz beni anımsatıyor. Deniz miyim yoksa? Adaların ada, yarım adaların yarım ada olmalarını sağlayan deniz.. Belki de bir kıyı; herkesin yanaşıp kendini güvende hissettiği.. Kendimi tanıyamıyorum.İçimde sıkı sıkı muhafaza edip söylemediklerimi duysalar, bidaha konuşmama gerek kalmaz. Öyle bir içe atma.. 
Zor olduğunu bildiğim ama alıştığım, anlamadığım ama katlandığım, inandığım ama emin olamadığım şeylerin ortasında kalmış gibiyim. Sanki hep bişeyleri bekliyormuşum gibi. Umarım bildiğim bişey vardır da beklediğime değer.