11 Mayıs 2017 Perşembe

Tanımlanamayan cisim.

İlk defa 'engeller' hakkında bikac seyden bahsedicem..Kötü niyet olmasada engelli şusu, engelli bilmem nesi gibi oluşumlar ötekileştirme olgusundan başka bisey degil.Neden birileri, hepimizi tanımlayıp raflarımıza yerleştirmeye calisiyor. Bu "kendi bahçenizde oynayın çocuklar'' demenin farklı bi yolu. Bende doğuştan gelen bi bedensel engele sahibim. Cocukluğum hastanelerde geçti ve şekerden çok narkoz yiyerek büyüdüm ama bu acıklı bi durum değil.Kafam narkoz yüzünden çok normal çalışmıyor sadece:) Öncelikle hayatla barışık olma zırvalarını bırakalım.Engelli biri hayatla barışık olmak zorunda değil. Tabi mutlu olabilir ama sanki ikisi arasında bi orantı varmış gibi davranmayın. "Ne kadar engel, o kadar mutluluk. Daha neyi bekliyosun hadi gülümse, sen gülümse ki ben gülmek için senden daha çok sebebim olduğunu hatırliyim" mantığı. Dünyaya baktığınızda mutlu olabilecek ne görüyosunuz? Bazen keyiflenir insan ama daimi bi mutluluk kimse için mümkün degil.Neden engelli insanlara sürekli hayatla barışık olmalarını öğütlüyosunuz? Engellilerin bütün acılarının kaynağını bedenlerindeki farlılıklara bağlıyosunuz.Bi engelli olarak Galatasaray'in Fenerden gol yemesine üzülemez miyim? Bunun yanı sıra hayata küsmek zorunda da değil.Onun da kendi mutlulukları, keyif alma biçimleri var herkes gibi.. Yani bi engelli sizin onu sıkıştırdığınız ruh hallerini taşımak zorunda değil.Kendi anlık fikri yada hissi neyse onu yaşar. Engelliyi anlama girişimleri var bide. Sen burnu uzun diye insanla dalga gecen, kilolu olduğu için aşağılayan toplum değil misin? Engellinin arabasına veya aksamasına acıyarak bakip sonra "senin diger insanlardan farkın yok" demek tam bi komedi. Hele şu ''hepimiz birer engelli adayıyız'' lafı. Aday değil, hepiniz birer engellisiniz zaten. Neden mi? Ben yürümeyerek de yaşamayı ögrendim. Sandalyemle geziyorum, eğleniyorum yani keyif alıyorum. Ama cogu kisi bunlarla başa çıkabilecek donanıma sahip değil. Bazen insanlar yolda gezerken yüzüme hayretle bakıp ''engelli ama şu özgüvene bak, hep gülüyor'' diyor. Ne yani engellim olduğu için pasif durup, suratsız mı olmaliydim? Yapmayin. Ama bigün "tanımlanamayan cisimler günü" çıkarsa mutlaka haberim olsun

14 Nisan 2017 Cuma

İçimde tamamlanmayan kaba bi inşaat..

3 yaşımdan beri yürüyemediğim halde tahmin edemeyeceğin kadar çok koştum,
Defalarca kez düştüm aynı dizimin üstüne.
Kanadım
Aynı yatakta bağdaş kurup oturdum içimdeki çocuğun katiliyle.
Ama sen bunları boş ver!
Bir yangından kaçıp kurtulmuş gibi,
Sarıl bana.
Tahmin edemeyeceğin kadar çok ağladım.
Gözlerim akacak sandım yanaklarıma.
Yanılgılar tattım geçerken bu dünyadan. 
Çok kandım,
Kaşlarım bu yüzden hep çatık.
Ama sen bunları unut!
Uçurumdan yuvarlanmış bir otobüs kazasını yarasız atlatmış gibi,
Sarıl bana.
Tahmin edemeyeceğin kadar çok kırıldım,
Kemiklerim batıyor.
Kabul olmamış duasıyım annemin,
Ruhen sakatım.
Ve Tanrı'nın pek şans vermediği kulu,
Yorgun
Ama sen bunları bırak!
Yere çakılmış bir uçağın içinden sağ çıkmış gibi,
Sarıl bana.

28 Şubat 2017 Salı

Bilmek önemliyse, takmamak hayati bir hünerdir.

Kimler biraz yorgun? Biraz sıkkın, biraz bıkkın? Kimler önünde aşamayacağı kadar büyük bi engel olduğunu düşünüyor? Aşk acısını en büyük dert zannedenler peki? Kimler bazı geceler sabah olmasın istiyor? Hevesleri kursağında kala kala artık hayal kurmaktan vazgeçenler?.. Eğer bunların sadece senin başına geldiğini düşünüyosan yanılıyosun. Olduğun yerde fazla çırpınınca kendi çukurunu kazmış olursun,fizik bunu söyler. Önceleri ben de kendimi en dipte zannederdim. Sonra uzun uzun düşünmelere verdim kendimi ve farketmeye başladım; İnsanı içinde bulunduğu kötü moddan yine sadece kendisi çıkarabilirdi. Bi el uzatacaksın ve kendini çekip çıkaracaksın tüm bu sevimsiz hislerden.. Sonra, içimde kaynağını bilmediğim bişeyler filizlendi. İnsan her şeyin çözümünü kendi içinde bulabiliyor. Alev alev yanan bişey var kalpte. Bi maden gibi çalışıyor; içinden umut, sevinç, coşku, tutku, yaşam merakı çıkıyor. Sana sadece o kaynağa giden yolu çözmek kalıyor.  Yalnız değilsin.. Ben içimdeki o madeni bulalı çok oldu ama hala canımın çok sıkkın olduğu, kendimi çaresiz hissettiğim, öfkelendiğim zamanlar oluyor. Öyle zamanlarda, bana iyi gelen insanlarla zırhlanıyorum hayata.. Ailen, dostların,yada bi kitap.. Kanal değiştirir gibi modunu değiştirirsin, dene. İnsan azıcık kitap okumaya görsün, yorganın altından bütün kötülüklere haddini bildirme gücünü buluyor kendinde.. Yalnız değilsin. Herkesin içinden çıkamadığı düşünceler var. Hayat pembe salak bi mutluluk olmayacak asla ama yalnız değilsin. Hepsi geçer, en büyük acılar bile etkisini yitirir. Şımarık bi bilmişlikle söylemiyorum, hepsi geçecek. İçindeki o madenin peşine düş yeter ki.. Bişeyler tutuştur, filizlendir içinde. Unutamazsın hiçbir şeyi, ama herşey bigün geçer.

30 Ocak 2017 Pazartesi

Revize..

Bir yer istiyorum, su kenarında. İnsanların olduğu ama kalabalık olmadığı. İnsanlar rahatlatıyor beni ama kalabalıklara tahammülüm kalmadı. Sürekli birilerinin yüzüne bakıp gözlerindeki hisleri anlamaya çalışmak yordu beni. Herkese fikir veriyorum, moral veriyorum da nedense kendim kuş kadar beynim yokmuş gibi hatalar yapıyorum. Aslında ne istediğim yerdeyim ne de istediğim şeyleri yapabiliyorum. Bunu fark ettiğimden beri yavaş yavaş hayata tahammülüm azaldı. O eskiden karşısındaki yedi kat yabancıyı bile can kulağıyla dinleyip derdine kafa patlatan benden eser yok. Net, kısa çözümler sunuyorum bana akıl danışanlara, çoğu zaman da gülümseyerek geçiştiriyorum. Değiştiğimi söylüyorlar,değişmiyorum..Kendime değer vermeye başlıyorum. Kimse beni benim onları düşündüğüm kadar düşünmüyor çünkü,buna eminim. Durup bi köşede, gülen gözlerle izlersem hayatı kimse bana ilişmez, beni incitmez sanıyordum.. Çok üzdüler, iyi niyetimin üzerinde dinlenip dinlenip üzdüler..Bende insanları ikiye ayırdım; bakanlar ve görenler. İnsanlar ayrılacaksa böyle ayrılmalı. Bakıp geçemedim ben hiç kimseye. Hep takıldım kaldım. Görmezden gelemedim bana ihtiyacı olduğunu hissettiğim birilerini. Bu hep böyle devam edecek, ne kadar yıpranmış olsam da aksini yapamam. İnsan çoğu zaman bi arkadaş,sevgili değil, gerçekten oturup adam akıllı konuşabileceği birini arıyor..Deniz olsun. Temiz, berrak, çarşaf gibi. Sakin büyük bir su..Hırçın dalgalarla başa çıkmaya çalışmak istemiyorum. Durulmak istiyorum artık. Her şeyi hissedip, kafamdaki seslerin bütün dünyayı bastırmasını istemiyorum. Zerre kadar umurumda olmaması gereken şeylerle dolmasın artık kafam. Benim kafam, biraz da bana yer kalsın. Biraz bana, biraz huzura ..